abone ol: Makale | Yorum

Ayıcık ile Hayvanlar

0 yorum
Ayıcık ile Hayvanlar

 

Sabırlı Sakin Yürür ve Rüyayiyen’den sonra okumak için en sona bıraktığım kitaptı Ayıcık ile Hayvanlar. Halbuki çok da temel bir konusu varmış, çok da güzelmiş bu kitap da. Michael Ende işte, diyor insan.

Kahramanımız Yıkanabilir adında yaşlı bir oyuncak ayıdır. Yeniyken bir çocuğun oyuncağı olmuştur fakat şimdi o çocuk büyüdüğü, okula gittiği için bizim Yıkanabilir yastıkların yanında bir dekor gibi kalmıştır. Hani bir söz vardır ya, sinek küçüktür ama mide bulandırır diye, işte öyle can sıkıcı bir sinek bir gün Yıkanabilir’e varlığının bir işe yarayıp yaramadığını sorar. Yıkanabilir bunu bilmemektedir ve sinek onunla epey dalga geçer hatta hakaret eder, “aptal-taltal-akılsız-sızsız” diye vızıldar. Bunun üzerine Yıkanabilir varlığının amacını bulmak üzere yola çıkar.

Ne kadar da insani değil mi? Ah sanırım hepimiz bunu bir gün bir şekilde kendimize soruyoruz. Aslına bakarsanız bence modern zamanların birçok eğlencesi de bu soruyu bize unutturmak için. Uyuşuk zihin bu soruyu soramaz çünkü. Soran insan farklı olur, her cazibede durup oyalanmaz.

Yıkanabilir uzun bir yürüyüş boyunca karşılaştığı çeşitli hayvanlarla varlık amaçları üzerine konuşuyor. Burada Çarlinin Çikolata Fabrikası’nı ve Küçük Prens’i hatırladım. Orada karakterlerdeki özellikler, insani bazı zaaflarımızın abartılmış halidir ya. Mesnevi’de de çok vadır bu, masallarımızda da. Tıpkı onlardaki gibi bazı hayvanlar aileyi, kimi çalışkanlığı, kimi ayakları üzerinde durmayı, kimi güzelliği, kimi birinin emirlerine uymayı varlık amacı olarak sayar. Siz bu başlıkları alın, kendi hayatınıza bakın. Of of, neler neler dökülüyor değil mi?

Ayıcık böylece fare, arı, ispinoz kuşu, kuğu, guguk kuşu, maymun derken yaşlı bir fil ve arkadaşları ile karşılaşır. Onlar da varlığın amacının “varoluşun anlamı üzerine düşünmek” olduğunu söylerler. Tabi orada da Yıkanabilir, sonsuz bir ruhu olmadığı, içi talaş ya da köpük dolu olduğu için epey üzülür. Fakat yine bu nedenle, az sonra bir yılanın midesine inmekten kurtulur.

En sonunda bir kelebekle karşılaşır. Ve ondan hayatın amacının “kendimizi daha da geliştirmek” olduğunu öğrenir. Buyrun sıra geldi kişisel gelişime. Fakat o yamalı, yaşlı, içi talaş ya da köpük dolu bir ayıcık. Kendini nasıl geliştirebilir?

Onun yanından da eli boş döner. Fakat sonunda aklın(ın) cevap bulamadığı bu soruya bence kalbi ile bir cevap bulur. O da kitapta 😉

Şimdiden iyi okumalar.

 

Ayıcık ile Hayvanlar

Orijinal Adı: Der Teddy und Die Tiere

Yazan: Michael Ende

Resimleyen: Cornelia Haas

Çeviren: Ayça Sabuncuoğlu

Kırmızı Kedi Çocuk, 1. Basım Eylül 2016

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: