Beyaz Bulut 19
Beyaz Bulut dergisi “her yaştan çocuklara edebiyat” içeriği üretmeye devam ediyor. 19. sayısı (Kasım-Aralık 2016) ile bu yılı kapatmış oluyor dergi. Yeni yılda yeni gelişmeler olacakmış dergi için. Bakalım yenilikler neler olacak…
Bu sayı da yine dopdolu. Masallar, şiirler, harika çizimler okuyucuyu bekliyor.
Muhammed Ali Üzen’in çok beğendiğim çizimi kapakta yer alıyor. Bence bu kapak iyi bir masal yazılmayı hak ediyor. Tam bir masalın ortasından, heyecanlı bir akıştan kapağa düşmüş gibi.
Ben kısa kısa notlarımı paylaşayım hemen.
Bu sayının şairleri Ümit Yaşar Özkan,Mustafa Ökkeş Evren, Vural Kaya, Gökhan Akçiçek.
Yazarları ise Zekiye Çoban, Fadim Özer Kasay, Rabia Gülcan Kardaş, Fatma Çağdaş Börekçi, Meryem Uçar, Tuba Dere, Ingrid Linnenberger, Nur Dombaycı, Sümeyra Turanalp ve Melih Tuğtağ.
Çizerler Özlem Yüce Aka, Esra Gözde, Fatma Betül Yıldız, Gülsüm Şifa Vural (11,5), M. Ahmet Demir, Halime Nur Sevim, Sıddıka Tasa, Mustafa Şahin, Dilek Gülcemal, Mümine Yeşilmen, Nagihan Özkar, Nur Dombaycı, Sümeyra T. Demir ve Yavuz Selim Baş.
Kadro zengin, görüyorsunuz.
Hikayelerden notlarım şöyle..
Yastıktaki Rüya birçoğumuzun sıkıntısına bir çözüm önerisi olarak okunabilir. Gördüğünüz rüyaları unutmak istemiyorsanız bu hikayeyi okuyun. Fakat hikayedeki çözümü uygularsanız rüyayı hatırlamak mı temiz yastık mı gibi bir ikilem içinde kalabilirsiniz.
Fener Balığı, bize “dostluğu sana benzemeyen yüzlerde arama” demiş ama bu konu çok su götürür gibi.
Güneşli Sabah Kedileri, epeydir dergide adını göremediğimiz bir isimden. Eğlenceli bir sabahın hikayesi. Hikayenin çizimi 11.5 yaşındaki bir yeteneğe ait. Ne güzel değil mi?
Merdiven Altı Düşler, bir küçüğün hayallerini açıyor bize, en sonunda biraz içimizi burkarak.
Uçan Sözler Nasıl Yakalanır’da yazının ve okulun aslında çok da sıkıcı olmadığına hatta gerekli olduğuna ikna olan bir kahraman bizi bekliyor.
Uçmayı Gizlice Öğrenen Şeli, bir ara yüreğimizi ağzımıza getirse de güzel bir dayanışma örneği ile bitiyor. Bu tür masalları okurken fark ettim ki kahramanlarının adının birbirine çok benzer olması, takibi zorlaştırıyor. Şeli ile Nili kardeşlerde olduğu gibi. Şeli mi şuydu, Nili mi buydu? Galiba kolayca ayırt edilebilen isimler okuyucu için rahatlatıcı olacaktır.
Kıyıdaki Ev, Almanca’dan çevirilmiş masal tadında güzel bir hikaye. Çeviri Meryem Erdoğdu’ya ait.
Pinokyo ise doğru söze olan inancını kaybettiği anda bir daha hiç yitirmeyeceğini sağlayacak bir güvenle, inançla doluyor. Bunu sağlayan da sınıkçı (sırıkçı değil) Hafize teyzeden başkası değil. O’nun Odunoğlan’a anlattığı hikaye ruhundaki yaraya, içirdiği tarhana çorbası bedenindeki yaralara iyi gelir. Sümeyra Solmaz Turanalp’ın masal kahramanları ile yaptığı bu yeni yazımlar her defasında beni mutlu ediyor ve kitap olarak ne zaman yayınlanacak diye sormama sebep oluyor. Editör ve yayınevlerine duyurulur.
Adım Adım Hikaye’de alengirli işler dönmüş bu sayıda. Halis Muhlis’in çakmaları doğmuş gibi. Eyvah ki eyvah!
Beyaz Mikrofon köşesinde bu sayıda Ahmet Efe ile yapılmış bir söyleşi var. Yazarın çocukluğu, kitap sevgisi, yazar olma hikayesi ve çocuk edebiyatına katkıları bu satırlardan okunabilir.
Kitabevinin kedisi Hurşit’e kurdele bağlamışlar. Kedicik utancından resmini bile çizdirmemiş. Çünkü o bir erkek kedi. Lütfen Safi hiç olmazsa papyon taksın Hurşit’e ve biz de onu rahatça görebilelim.
Hayvanlık Hali çok önemli bir konuda bizi bilgilendiriyor. Konu önemli çünkü bizim için hayatın içinden bir mesele. Kurbanda artık babamız danaya mı girdi ineğe mi, bilmeden konuşmayacağız. Ve bir daha sığırların ismini asla ve asla hakaret için kullanmayacağız.
Çıtır Pıtır, Merakettin Amca, Morkabak Kitabevi, Haberler, Dünyayı Kurtaran Çocuk, Bulut Postası ve Beyaz Sözlük okuyucuyu bekleyen diğer köşeler.
Her güne biraz Beyaz Bulut iyi gelir.