Bir Klasik Adayı: Kumkurdu

Bu seferki tanıtım yazısına mümkün olsaydı “ta ta ta taaaam” diye bir ses vererek başlamak isterdim. Evet, işte karşınızda Küçük Prens gibi, Şeker Portakalı gibi bir çocuk edebiyatı klasiği adayı; KUMKURDU! Yıllar sonra bile okunmaya, üzerinde konuşulmaya devam edecek bir kitap Kumkurdu… Bahtı açık olanlardan diyelim…
Son derece yalın bir anlatıma sahip olan kitabın kahramanı Zackarina, ebeveynlerinin çocuk dünyasından uzaklaştığı zamanlarda keşfettiği arkadaşı Kumkurdu ile hayata ve evrene dair konuşuyor, biz de bunları seyrediyoruz adeta. Çocuklarla evren hakkında nasıl konuşulur diye merak ettiyseniz, hemen alıp okumalısınız Kumkurdu’nu…
Karanlıktan korkan bir çocuğa karanlığı kadife bir siyahlık olarak hissettirebilmek, evrenin sonsuzluğunu bir sosisle anlatabilmek, insanın, taşların, anıların hep çok değerli olduğunu fark ettirebilmek gerçekten duyarlı bir anlatımla mümkün olabilir. Çocuk dünyasını keşfederek… Ya da çocuk güzelliğini yetişkinlik kalabalığında kaybetmemekle…
Bacaklarının tepinmesine bir türlü engel olamayan Zackarina, Kumkurdu’na şikayette bulununca, sevgili arkadaşı ona bunun normal olduğunu şöyle anlatıyor: “Büyürken vücudun patlayan mısır taneleri gibi kıpır kıpır olduğunu büyükler çabucak unuturlar! Bunu sen ve ben biliriz, her küçük kurbağa da bilir ama onlar bilmez. Büyüdüler ya hemen unuttular.” Kendi çocukluğumu hatırladım burada. Okuldan eve geldiğimde mutfak masasının etrafında hiç durmadan dönerek anlatırdım o gün okulda olanları anneme. “Artık otur da öyle devam et, başım döndü” derdi annem, “O zaman unutuyorum” derdim ben de… Bundan sonra hiçbir çocuğa “Biraz dur yerinde!” demek yok! Çocukluğunu hatırlamak ne güzel şey…
Yetişkin gözüyle okuyunca Kumkurdu’nu, “yapma, etme, zıplama, duymuyor musun beni?” gibi ifadelerin aslında çocuklar için gerçekten bir dırdır olabileceğini fark eden ben, oğlumun da dünyasına sert bir duvar çektiğimiz zamanlarda bir Kumkurdu bulabileceğini düşününce önce biraz kıskandım ne yalan yazayım. 🙂 Ben çocuklarımın “Kumkurdu olmalıyııııım” diye içerden seslenen ideal anne, gerçek dünyayı fark edince “Bari Rabia teyzeleri* olsun bi Kumkurdu” deyiveriyor. Yaban ellere vermeyelim çocukları temalı anne duygusu ile 🙂
Kitapta bazı bölümler ince ince sızlatıyor insanın içini. Mesela Zackarina’nın anneannesinin anneannesinin (büyük büyük anneanne) çocukluğundan kalma bir taşa kazıdığı Kumkurdu resmi… Nesiller boyu dostluk kuran Kumkurdu’nun Zackarina’ya gelecekteki torunlarını hatırlatması… Buruk bir sızı işte… Anlaşılabilir bir şey 🙂
Kumkurdu bir çocuk kitabı olsa da, çocuk ruhunu anlamak isteyen herkes için de okunmaya değer hikayeciklerden oluşan evladiyelik bir eser. Asa Lind (Osa Lind olarak okunuyor)’i tebrik edelim buradan. Dokunduğu ruhlarda cıvıltılı bir deniz kokusu bırakıyor İsveç yazar…
Kumkurdu’nu seveceksiniz! 🙂
*Rabia Teyze; siteyi beraber kurduğumuz, çocuk ve kitap dostu yazar, arkadaş, abla, can 🙂
Kübra Akbey Çetin yazdı.
Kitabın adı: KUMKURDU
Yazarı: Asa Lind
Resimleyen: Kristina Digman
Yayınevi: Pegasus yayınları
Basım yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 102
Yaş: 5 +
Trackbacks/Pingbacks
- EvdenKaçtım | Çocuklar Okuyor - […] Hikayelerin Çocuk Beyni Üzerindeki Etkileri paylaş Bir Klasik Adayı: Kumkurdu […]
Bence büyükler okuduğunda, çocuklarını anlamalarına vesile olabilecek bir kitap olmasının yanında, bir çocuk okuduğunda, “anne babalar zaten hep böyledir ve kabahatlidir” şeklinde bir bilinçaltı oluşturabilir. Bence ebeveynlere tavsiye edelim 🙂