abone ol: Makale | Yorum

Ergenus Cumhuriyeti

0 yorum
Ergenus Cumhuriyeti

Ergenlik insanın yaşadığı en zor süreçlerden biri olabiliyor. Hem fiziksel değişim, hem hormonlar, gençleri epey zorlayabiliyor. Bu hızlı değişime ayak uydurmak da zor olabiliyor, bu yeni hali ile kendini tanımak, bir yerlere konumlandırmak da… Üstelik evin büyük çocuğu, oğlu iseniz, dersleriniz pek de iyi değilse, babanız sizin “adam olmayacağınızı” dillendiriyorsa haliyle daha da zor olabilir. Ergenus Cumhuriyeti işte böyle bir ortamdaki Samet’in hikayesi.

Samet 10. Sınıftan mezun olmak üzere olan -ama iki ders nedeniyle bu iş de tehlikede- arkadaşları ile şiir okumayı seven bir genç. Ergenliğin sesini kalınlaştıran etkileri, sivilce faktörü, kalbi kıpır kıpır eden duyguları, aile içi sıkıntıları vs derken hayat karşısında kendisini pek de avantajlı hissetmez. Hayat tuhaftır ona göre. Para, kızlar, bazı duygular, anneler tuhaftır… Tuhaf olmayan tek şey ise bir gün kayaların tepesine çıkıp kendi hükümranlığını ilan ettiği Ergenus Cumhuriyeti’dir… Garipçe’de bir koy.

Kitapta gençlerin şiirle iç içe olduğunu, kitap okumayı sevdiğini görüyoruz. Samet’in dilinden bir günlük gibi anlatılan olaylar, hızlıca akıp gidiyor. Fakat hem şiirler, hem şair ve yazar isimleri ile okuyucu başka ufuklara da yönlendiriliyor. Peyami Safa, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Hasan Aycın kitapta geçen isimlerden… Kitap okuyan insanın, pek kitap tavsiyesine ihtiyacı olmadığını düşünürüm. Bir kitap, sizi başka kitaplara götürecektir çünkü. Ergenus Cumhuriyeti de tam olarak bunu yapıyor. Yazarın edebi dili, duyguları tanımlarken kurduğu cümleler vs ile de edebiyat okuru olma yolunda gençlere destek oluyor.

Yazarın dili buna rağmen ağır değil. Gençlerin tarzını yakalamış ve gayet dozunda espriler de eklemiş. Okuyucunun sıkılmadan, keyifle okuyacağı bir metin çıkmış ortaya.

Gelelim Samet’e… Bir yanlış anlaşılma sonucu babası ile kavga eder. O akşam bir ergenlik patlaması yaşar ve kapıyı vurup çıkar. Çok sevdiği Garipçe’ye gider… Fakat kayalardan ayağı kayarak denize düşer. Bu kırılma noktası ki gerçekten de pek çok kemiği kırılır, hem aile için hem Samet için aslında bir enerji boşalması, yeniden güzel görme, kıymet bilme noktası olur… Samet’in yaz tatillerinde yanında çalıştığı ustalar, arkadaşları, öğretmenleri, komşuları Samet’in zihninde de, babasının gönlünde de yeniden inşa ederler Samet’i… Ah birbirimiz hakkında iyi hislerimiz açıklamak için böyle kırılma anlarını beklemesek…

Samet’in yaşadıkları ergenlik çağındaki gençlere yalnız olmadıklarını hissettirecek bir eser. Kitap bütün güzelliğine rağmen “nasıl yani, bitti mi!” dedirterek üzdü beni 🙂 Acaba üzerinde çalışılsa daha kalın, daha uzun bir roman olabilir miydi? Muhakkak olabilirdi ama bu da yazarın takdiri. Okuyucu olarak biz Dilek Erdem’den yeni romanlar, yeni kitaplar beklediğimizi iletelim.

Şimdiden iyi okumalar.

 

Ergenus Cumhuriyeti

Yazan: Dilek Erdem

Editör: Necmettin Osman Ayhan

1.Baskı Eylül 2017, 73 sayfa

MGV Yayınları

 

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: