abone ol: Makale | Yorum

Fare Sarayı

0 yorum
Fare Sarayı

 

Bir serinin üçüncü kitabı olan Fare Sarayı var bugün masamda. Serinin ilk iki kitabını okumadım. Fakat yine de kitabın kendi içinde bir kurgusu olduğundan, sıkıntı çekmiyorsunuz. Tabi kitabı okurken, şu mevzulara önceki kitaplarda mı değinildi acaba diye de düşünüyorsunuz.

Olay Efes’te geçiyor. Antik kentin kalıntıları arasında yaşanan bir macerayı okuyoruz. Kitabın en önemli yanlarından biri hem insan hem de hayvan karakterler içeriyor olması. Kedisinden köpeğine, kaplumbağasından baykuşuna, epey içli dışlı olduğumuz bir grup dedektif hayvan da olayların peşine düşüp, sırları çözmeye çalışıyor. Hatta bu açıdan insanlardan daha önde olduklarını söyleyebiliriz. Zaten sevgili dostlarına da yardım ediyorlar, sırları çözebilmeleri için.

Tarihi eser denilince malum, kaçakçıları da yanında bitiyor. İşte böyle bir kaçakçı çete ile mücadele anlatılıyor bir yandan kitapta. Bir yandan da kent hakkında bilgiler veriliyor okuyucuya, sıkmadan, öğreterek, merak ettirerek.

Ali’nin blog yazılarına yer verilirken, tasarımın da ona uygun yapılması çok iyi olmuş, değil mi? Özellikle hitap ettiği yaş grubu için..

 

Tarihi olayları ve mekanları bu tür kurgular içinde vermek ne kadar da öğretici, kim bilir nereler için böyle çalışmalar yapılmalı, diye düşünmeden edemiyorsunuz.

Kitaptaki iki yaşlı hanım teyzenin arkadaşlıkları, birbirlerine bazen argo ifadelerle takılmalarını da içeriyor… Hem birbirlerinden ayrılamıyorlar hem biri diğerini cep telefonunda, kurbağa sesli arama melodisi ile tanımlıyor. Niye, “vrak vrak vrak çok konuşuyordu” diye.

Otelden sabun aşırma, adam kaçırma, iskelet, cinayet vs var kitapta (tabi ki korkunç bir anlatımla vs değil), tarihi eser kaçakçıları nedeniyle. Bu yüzden 12+ kategorisine ekliyorum.

Kitaptan bazı altı çizili satılara ayrıca yer veririz ama burada da alıntılamak istedim…

s.173 İnsanoğlu bin yıl öncesinde neyse, hala o, Suzan. Ağaçlar, çiçekler, hayvanlar bile daha hızlı evrimleşiyor. (Bu cümle çok su götürür tabi, insan ah insan, zalim ve cahil, terbiye her devirde şart)

s.182 Korkularımızın zihnimizi ele geçirmesine izin verirsek, onların esiri oluruz.

s.202 Dolunay hala gökyüzündeki tahtındaydı, ışığı, antik kente serilmiş gümüş bir halı gibiydi. Geçmiş uygarlıkların gölgeleri yüzüyordu gecede. Zaman usul usul ilerliyordu.

s.242 Emin ol, belgesellerden öğrendiğinden çok daha fazlasını, dağlardan, taşlardan, kuşlardan, rüzgarlardan öğreneceksin, diye havladı (Hayvan haklı;)

Şimdiden iyi okumalar.

 

 

Kayıp Kitaplıktaki İskelet-3

Fare Sarayı

Yazan: Aytül Akal-Mavisel Yener

Resimleyen: Saadet Ceylan

2.Baskı Şubat 2018

312 sayfa, Tudem

12+

 

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: