Hayata Şairce Bir Bakış
Abdurrahman Cahit Zarifoğlu
Alabildiğine sıra dışı bir hayatın sahibinden bahsedelim bugün. TRT’nin Yedi Güzel Adam dizisiyle hemen herkesin ismine aşinalık kazandığı, ehlinin zaten sevip okuduğu bir şair Cahit Zarifoğlu.
1 Temmuz 1940’da Ankara’da doğmuş, 7 Haziran 1987’de İstanbul’da vefat etmiş. Biraz zarif, biraz filozof, biraz da artist bir karakter. Zarafet soyadından, filozofluk lise arkadaşlarının ona taktığı “Aristo” lakabından, artistlikse Üstad Necip Fazıl’ın ona yakıştırmasından geliyor. Gerçi Nuri Pakdil’in onun hakkında söylediği şu cümleyi de unutmamak lazım; “ Yedi Güzel Adam içerisinde en artist mizaçlı kişi Cahit Zarifoğlu’ydu.”
Lisede yazmaya başlamıştı. En büyük nasibi diyebileceğimiz şey belki de lisedeki edebiyat ortamıydı. Yıllar sonra her biri edebiyatın birer köşe taşı olacak olan şiir sevdalısı bir arkadaş grubu vardı. Yazılarını lise yıllarında Maraş’ta çeşitli dergilerde yayınlamaya başlamıştı bile.
Pek çok alanda yazmış olsa da kendisini şair olarak tanımlar, şair olarak anılmak isterdi.
Yalnızlığı çok seven bu adam dışarıdan görünen dinginliğine rağmen şaşırtıcı derecede “çılgın”dı!
Mesela gökyüzüne aşıktı… Uçmak istiyordu hep. Lisede okulu bırakıp bavulunu doldurup Eskişehir’e gitti. Uçuş dersleri aldı orada; pilot olacaktı. Ve son seviyeye kadar aldığı eğitimin sonunda girdiği son sağlık kontrolünde gözünde ve kulağında duyu hasarı olduğunu öğrendi. Pilot olmasına engeldi bu netice. Büyük bir hayal kırıklığıyla okuluna geri döndü Cahit Zarifoğlu. Kaldığı yerden okula devam etti. Gökyüzü tutkusu için verdiği bu ara 3 yılına mal oldu. Arkadaşlarından 3 yıl sonra mezun oldu liseden. Ve tabii ilginçtir ki, yıllar sonra kelimelerle dans eden bir şair olarak yad edilecek bu genç, Edebiyat dersinden kalmıştı. Hayat çoook tuhaf, öyle değil mi?
Liseyi rötarlı bitiren Zarifoğlu İstanbul’a gidip İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı bölümüne kaydoldu. Sıradan bir üniversite eğitimi beklemiyorsunuzdur artık değil mi? Kaç yılda bitirmiştir üniversiteyi? On! Evet evet rakamla 10!
Üniversite hayatı boyunca da yazları eve gitmedi, bir kayıkçının yanında ücret almadan çalıştı. Bütün bunlar şiir gibi değil mi? Bir başka yaz tatilinde de otostopla Avrupa’ya geziye çıktı. Böyle bir insan için yazmamak mümkün müdür? O hüzün, o yalnızlık, o deli fişek gençlik, o tutkular elbet akacak bir mecra arayacak. Ve akıp coştuğu sular, iyi ki kelimelerin okyanusu olmuş.
Çocukları çok severdi Cahit Zarifoğlu. Üç kız, bir erkek babasıydı. Arkadaşı Erdem Beyazıt, “Bizim çocuklarımız bizden çok ona yakındı.” diyor. Çocukları bu kadar çok sevdiğinden olsa gerek çocuk edebiyatına yöneldiğinde tıpkı yetişkinlere yazıyormuş gibi ciddiyet ve önemle yazmıştır. Yürek Dede ile Pâdişâh adlı çocuk romanıyla 1985 senesinde Çocuk Edebiyatı dalında Yazarlar Birliği Ödülünü kazanmıştır.
Kitaplarını, şiirlerini vakti geldikçe sitemizde paylaşacağımız için burada hiç paylaşmıyorum mısralarını, paragraflarını.
Bu güzel insan pankreas kanserinden dolayı 47 yaşında İstanbul’da vefat etmiştir. Şöyle anlatılır; ölümünün yaklaşmasının verdiği hüzünle ona refakat eden Erdem Beyazıt’ın elinden tutar bir gün. “Erdem” der, “kırlarda çiçekler artık bensiz açacak.”
Gökyüzüne, çocuklara, kırlardaki çiçeklere, hayata ve ölüme şairce bir bakış…
Allah rahmet eylesin …
Kübra Akbey Çetin
Şuan zarifoğlunun çocuk hikayelerini okuyorum. Öyle güzel ki. Tasavvufun, hikmetini içinde özümsendipi hikayeler…
Okudukça okuyasım geliyor.