Kırmızı’nın Mirası

Kırmızı’nın Mirası, Nurten Ceceli Alkan’ın instagram hesabında karşıma çıktı ilk. Nurten hanım aşama aşama bir çocuğun büyümesini takip eder gibi, kitap ile ilgilendi, bize de duyurdu hesabından. Haliyle Kırmızı’nın Mirası merak ettiğimiz, ete kemiğe büründüğünde elimize almak istediğimiz bir yayın oldu.
Bu masalın aslında bir babanın çocuklarına anlattığı ve onların müdahaleleri ile de şekillenen bir metin olduğunu öğreniyoruz ilk başta. Sonra ta Babil kulesinin yıkıldığı ve insanların birbirini anlayamaz hale geldiği zamanlara gidiyoruz. İnsanlar sözü karıştırmış olsun, bir grup insan ve hayvan, henüz birbirlerini anlayabiliyorken ayrılıp, uzaklarda kendilerine ait bir dünya kurmuşlardır bile. Burada arılar birer kaz, kediler inek kadarmış üstelik -burada çocuklar devreye girmiş gibi :)-. İşte orada yaşayan çocuklardan biri de bizim masalımızın kahramanı Kırmızı’dır.
Kırmızı ve halkının yaşadığı ada bir yanardağ patlaması ile sarsılıyor ve Kırmızı adadan son kaçabilen kişi oluyor. Böylelikle hem halkından ayrı düşüyor, hem de tek başına yol alması gereken bir macera, arayış başlıyor.
Kırmızı yol boyu farklı beldelerdeki farklı insanlarla karşılaşıyor. Hepsi de ilgiyle karşılıyorlar Kırmızı’yı. Onu seviyorlar, ona aralarında yer veriyorlar. Bu farklı farklı insanların farklı özellikleri, bazı eksikliklerini görüyor Kırmızı. Ve hayvan dostlarının yardımıyla bu insanlara yardım ediyor -Detaylar için lütfen kitabı okuyun-. Bu değişikliklerle adım adım sanki bir medeniyet inşa ediyor Kırmızı.
Kırmızı her defasında yolculuğuna daha iyi bir araçla devam ediyor. Bu sanki onun yolculuğunda bir tekamül işareti. Fakat gittikçe bu yolculuklarda karşısına çıkan fırtınalar da daha kuvvetli oluyor. En son fırtına ise haliyle hepsinden daha da zorluyor onu. Sonunda varacağı yerin güzelliği, aslında başından beri aradığı halkına kavuşturuyor onu. Burada da ister istemez, gecenin en karanlık anı, sabaha en yakın olduğu andır, diyoruz içimizde.
Kitapta masallarda pekala karşılaşabileceğimiz fakat bir çocuk kitabında kolayca göremeyeceğimiz deyimler ve kelimeler var. Bazen editörler bu tür kelimeleri görmek istemezler. Bense, dozajı korunarak böyle kelimeleri vermeliyiz ki çocuğun dil gelişimine katkımız olsun, bize ait kültürün atmosferine girebilsin, diye düşünüyorum. Baksanıza “yarenlik etmek” başka hangi dilde, gönüllerde var? Bu açıdan Kırmızı’nın Mirası kitabındaki kelimeleri, deyimleri ayrıca sevdim:
Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür…yarenlik etmek… meçhul… takât… mahdut… bîhaber… gecenin zifirisi…
Yine hikayede masallarda sıkça gördüğümüz tekrar unsurlar var. Bu da hem okuma akışında bir tekerleme gibi keyif veriyor, hem kurgunun takibini kolaylaştırıyor, hem de önceki yaşananlarla arada bağ kurduruyor okuyucuya. Masalda insanların hayvanlara, hayvanların insanlara verdiği isimlendirmeleri de sevdim ayrıca: Uzunbacaklar, iki ayaklar, on parmaklar...
Kitapta resimlemeler de ağırlıklı olarak yer alıyor sayfalarda. Resimler masalsı bir soyutlukla çizilmiş. Okurken, sizin de hayallerinizle eklemeler yapmanıza imkan veriyor.
Kırmızı’nın Mirası’nı edinmek için NitoKitap’ın profilinde paylaştığı online satın alma linkini de (shopier.com/NitoKitap) kullanabilirsiniz.
Şimdiden iyi okumalar.
Kırmızı’nın Mirası
Yaza: Sezai Ozan Zeybek
Resimleyen: Esra Uygun
Nito Kitap, 2017 Kasım
56 sayfa
Cevap yok. to “Kırmızı’nın Mirası”
Trackbacks/Pingbacks