Mardinli Saatçi ile Madridli Zapparo
“Mardin Kalesini gören yedi defa görür.” Bay Zapparo böyle okur, bilgelik kitabında. Ve hemen ertesi gün, Mardin’e uçar. Kaleyi görmek için. İnsanoğlu böyle. Kaleyi bir kere göreyim, sonra görmeyeyim. Ve uzunca yaşayayım. Kendi hesaplarımızın eşsiz olduğuna ve iyi tutacağına inanıyoruz. Ya tutarsa, değil mi… Bay Zapparo da kaleyi gider, görür. Memnun olur. Arap bir saatçi ile oturur hatta. Sanki eski tanıdık gibi…
Fakat daha uçakta iken Bay Zapparo’nun hesabının ters gideceği belli olur. Uçağın penceresinden Mardin kalesini görüverir. Etti mi iki!
Arap saatçi ile ne konuştuklarını bilmeyiz ama, saatçi bay Zapparo’ya bir kart gönderir. Kartta Mardin Kalesi!
Öyle böyle derken, Bay Zapparo gittikçe zamana esir düşmeye, yaşlanmaya başlar. Olanlar olur…
Kitabın resimleri Dağıstan Çetinkaya’ya ait… Her taraftan gözler, kulaklar, ağızlar, yüzler eşlik ediyor hikayeye… Kıyafetlerin desenlerine vs dikkat ediniz… Hal böyle olunca beş duyumuz ve zamanı algılamamız üzerine derinlerden bir ses bir şeyler söylüyor sanki…
Kitapta, Mardin esnafının halini anlatan kısa bir bölüm, Bay Zapparo ile onların farklı vakitlerin insanı olduklarının da ipucunu veriyor sanki…
Mardinli saatçiyi daha çok okumak istiyorum. Yazara duyurulur…
Şimdiden iyi okumalar.
Mardinli Saatçi ile Madridli Zapparo
Yazan: Mevlana İdris
Resimleyen: Dağıstan Çetinkaya
Mart 2020, Vak Vak Yayınları
29 sayfa