Şirin – Bana Masal anlatma
Akıllı Kızların Şirin Masalları*
Şirin ile hala tanışmayanlardan mısınız? Muhtemelen onu en azından kitap fuarlarında, çocuk stantlarında gördünüz. Çünkü Şirin epey çok kitabı olan bir seri ve çocuklar tarafından da epey seviliyor. Elimde Şirin Bana Masal Anlatma kitabı var. Ve ben de okurken pek sevdim bu kitabı. Şirin’in eleştirel ve gerçekçi yaklaşımları beni mest etti. İşte dedim, çocuklarımız böyle şeyler de okumalı. Ki, okudukları kitapları, izledikleri filmleri, hatta –BAZEN- ebeveynlerinin söylediklerini bile (bana kızmıyorsunuz değil mi?) olduğu gibi kabul etmeyip, kendi süzgeçlerinden de geçirsinler.
Önce kırmızı başlıklı kızın saflığını, simasından değil de ayakkabısından kendini tanıyan prensle evlenmeyi kabul eden külkedisi ya da “sinik sindirella”, “ezik” pamuk prenses eleştirisini okumak –bir iki nokta dışında- hoşuma gitti. Sonra Ferhat dağları delerken Şirin ve arkadaşlarının ona “akıl verdiği” sayfalara gelince işin rengi değişti. Milli damarlarım mı kabardı, dedim önce. Ferhat’a söylenenlere karşı, ‘Bu kadar da “eşitlikçi” olmaya gerek yok ki!’ dedim içimden 🙂 Neyse ki Şirin o esnada, okuduğu Dünya Masalları kitabının altında uyandı. (Böylece misafir olduğu masalların da aslında okuduğu kitaptakiler olduğunu anladı.) Uyanınca eminim gerçek sevginin bir göstergesinin de fedakarlık olduğunu hatırlar, diyordum ki Şirin şöyle söyledi:
“Ben kendi aklımla yaşamak, kendi gücümle sorunlarımı çözmek istiyorum.” (S.133) Bu cümle, günümüze en uygun kız düşüncesi olarak geçiyor kitapta. Neyse ki Şirin “değişime açık”. Belki bu fikirler de değişir, diyor. Umarım değişir. Çünkü günümüz modern toplumu –özellikle Batı, biz daha tam olarak dibe vurmadık galiba- ne aklın ne de gücün insana tek başına yetmediğini, birlikten kuvvet doğacağını, aklın ayaklarının çamura saplandığında onu aşkın kanatlandıracağını acı şekilde çok defa tecrübe etti, ediyor. Psikologlarla biraz görüşülse bu konuda ağzı yanmış çok insan örneği dinleyeceklerine eminim.
Şirin-Bana Masal Anlatma kitabı, Şirin’in masal ülkesinin 1002. Gece gazetesine verdiği röportajla devam ediyor. Jack ve Fasulye Sırığında, devin evine gizlice girip bir de izinsiz karın doyurmanın cesurluk olmadığını, masallardaki üvey annelerin kötü kalpli olarak tasvir edilmesinin yanlış olduğunu söylüyor Şirin. Kitabın sonunda ise “Ya Sen Olsan” bölümünde küçük bir denemeye tabi tutuluyor okuyucu. Ve Külkedisi mi, mantık kedisi mi yoksa huzur kedisi mi olduğuna karar veriliyor. Bu bölüm hem Sindirella, Pamuk Prenses, Kırmızı Başlıklı Kız masalları için yapılmış ve böylece alternatif seçeneklerin nasıl sonuçlara sebep olacağını gösteriyor. Hem de okuyucuya saflık derecesinden haber verip, ne kadar kitap okuması gerektiğini söylüyor ya da ne kadar uyanık -ne kadar masallara kanmaz- olduğunu gösterip aferin diyor.
Bizi süsümüzden (ayakkabı, elbise vs) değil de yüzümüzden tanıyan biriyle evlenelim, bizimle evlenmek için zor şartları yerine getirmek zorunda kalan delikanlıya hayat müşterek deyip yardım edelim, sırf bize büyük bir iyiliği dokundu diye prens (zengin, kariyer sahibi vs) ama hiç tanımadığımız biriyle evlenmeyelim, önce tanışalım (gezelim, tozalım, insan tanımak kolay mı acaba?) sonra evlenmeye karar verirsek hatta yapacak daha iyi bir iş bulamazsak evlenelim… Şirin’in güzel başlayan masal eleştirileri ile çizdiği genç profili, kitabı bu noktaya getirdi. Çok modern duruyor değil mi? Çok günümüze ait.
Özellikle batı kaynaklı masalların eleştirel gözle değerlendirilmesinin okuyucu açısından ufuk açıcı olacağına inanıyorum. Fakat bunu yaparken kapitalist dünyanın, yine batılı değerlerin tuzaklarına düşmemek için daha sağlam adımlarla ilerlemek gerekiyor belli ki. Bu toprağın değerlerini, kültürünü vs de geçtim, sadece fıtrata, insana değer vererek ve görünenin arka planını da okumaya çalışarak, gözümüzü açarak baksak bile, kim bilir neler fark edeceğiz? Akıllı ol, kendini ezdirme, dünyaya bir kere geliyorsun sözleri de başka masalların tuzak cümleleri olmasın sakın?
*Bu yazı ilk olarak Okur Dergisi 7. sayısında (Eylül-Ekim-Kasım 2018) yayımlanmıştır.
Yazan: Birsen Ekim Özen
Resimleyen: Sernur Işık
Editör: Doğukan İşler
Timaş Çocuk, 144 sayfa
1.Baskı Mart 2018