abone ol: Makale | Yorum

Sirkeci’de Yazar, Çizer, Çay İçer Bulutumsu Bir Grup

0 yorum
Sirkeci’de Yazar, Çizer, Çay İçer Bulutumsu Bir Grup

 

İstanbul’da sokakları ara sıra yağmura teslim olsa da, belli ki bahar gelmiş. Karşı bahçedeki leylaklar her esintide el sallıyor. Güneş bugün pek güzel. Dışarı çıkmak için bahaneye gerek yok ama güzel de bir bahanemiz varsa düşelim yollara dedik.

Sirkeci Tren Garı’nda, dergiler fuarı var. Siz kaçıncısı olduğu, hangi dergilerin katıldığını, stanttaki görevlilerin fuarı ziyaret eden hangi yazarlarla fotoğraf çektirip instagrama koyduğunu vs biraz araştırma ile bulabilirsiniz. Ben size çay ocağından bahsedeceğim.

Çay ocağının dış kısmındaki balkona benzer bölümde, açık havada, gara gelen insanları da Eminönü’ne giden yolu da görebildiğiniz, vapur ve martı seslerinin hemen yanı başınızda yankılandığı, hala kalkmamış kestane arabalarının kokusunu neredeyse alabileceğiniz yerde.. Birleştirilen küçük masalar etrafında, yazmak, çizmek, okumak gibi emeklerini çocuk dünyasına hasreden insanlar toplanmış. Bir de çocuklar var ki biri elinden tutup yürütülmek varken uyutulmak istenmesine direnir, biri yeni uyandığı için huysuzluk edip dağınık saçlarına asık ama tatlı suratı ile eşlik ekler, diğeri papyonunun kendine kattığı ciddiyetle dinozor isimleri sayar, soranlara (Bu delikanlının utanmama sebep olduğunu söylemeliyim, sevdiğim hangi işte bu kadar yabancı, zor kelimeyi ezberledim de, bu kadar konuya hakim oldum ki ilh..).

Çay ocağından gelen çaylar, korsan katkı sütlaç, çocuklar için patates kızartması vs derken sohbeti koyulaştıranlara biraz daha yüksekten, biraz biraz daha geriden baktığınızda gözlerinizin önüne bir Beyaz Bulut gelecek. Evet, UHAK kapsamında İstanbul’a gelen BeyazBulut genel yayın yönetmeni ve yazarlarından Fatih ve Sümeyra Turanalp İstanbul’da olunca, fuarı da bahane edip, Beyaz Bulut ekibinden güzel insanlar Sirkeci tren garında toplandı.

Bazı insanlar mıknatıs gibi etrafında insanları toplar ve güncel tabirle söyleyecek olursak enerjileri de çok yüksektir. Yolculuğun meşakkatlerine rağmen Turanalp ailesi öylelerdi. Her ne kadar artık internetli telefonlarımızdaki bin bir çeşit uygulama ile de toplu görüşmeler yapıyor olsak da elbette ki yüz yüze sohbetin, beraber çay içmenin, aynı rüzgar hattına kelimeler bırakmanın sıcaklığı bambaşka. Elbette bu kadar yazar, çizer bir araya gelmişken çocuk edebiyatı, dergiler, kitaplar, yeni projeler mevzu oldu. Ben hep, aynı işe görül vermiş, biraz da sık görüşmeyen insanların sohbetlerinin, hem besleyici hem de motive edici olduğunu düşünmüşümdür. Tabi ki araya muhabbeti, samimiyeti eklemek kaydıyla. Yazmak çoğu insanın zihnindeki imajda yalnızlık isteyen bir uğraş olsa da, insan da ister. Yazı hayatla, hayat insanla var değil mi? İşte aynı kulvarda olduğunuz insanlarla vakit geçirdikten sonra, ümidiniz, çalışma azminiz artar. Zorluklar kolaylaşıverir, uzaklar yakınlaşır.

Ekibimizin hepsi orada değildi maalesef. Yoklukları herkesin tek tek belli oluyor. Bu nedenle tadı damakta kalan, siz en iyisi Konya’dan ayda bir gelin, biz de bu vesileyle görüşmüş oluyoruz, dediğimiz bir gün oldu. Öyle ya, kimi zaman İstanbul içi seyahat şehirlerarası gidip gelmekten zor, yorucu olabiliyor.

Beyaz Bulut dergisi, kadrosunda, mutfağında yer aldığım için her zaman sevineceğim bir çalışma. Kalitesi ile, çocuk edebiyatı ürünü masalları, hikayeleri ile eminim birçok çocuğun gönül dünyasında önemli bir köşede duruyor. Büyüdüklerinde Beyaz Bulut onlar için tanıdık bir liman, sohbeti koyulaştıran bir konu, hatıraların sıcak etkisine bürünüp gelen bir unsur olacak.

Bu arada biz Sirkeci garında iken derginin 22. Sayısı yola çıkıyordu. Siz aldınız mı?

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: