Hezarfen’in İzinde… Gökyüzünde
Neredeyse bu kitabın kütüphanemde olduğunu unutmuşum. Halbuki bir çocuk kitabının kapağında “Hazerfan” ismini görmek beni heyecanlandırmıştı. Nasip bu güneymiş, kitap Okur’u beklemiş, dedim.
Kitaba Onat’ın, annesinin kollarında uçmayı ne kadar sevdiğini öğrenerek başlıyoruz. Her çocuk gibi o da, bir büyüğünün ellerinden tutup kendi etrafında dönmesi sonucu havalanmayı, uçmayı çok seviyor. Bu esnada neredeyse ellerini bırakıp kendi başına uçabileceğini hissini yaşıyor. Fakat Onat artık büyümüştür ve annesi onu uçururken yorulmakta, zorlanmaktadır.
Kitap boyunca Onat’ın dilinden uçmaya ve uçan şeylere ilgisini dinliyoruz. Yazar anlatıcı olarak değil, Onat’ın gözünden sunuyor bize hikayeyi. Yer yer bu biraz metnin tadını azaltıyor gibi geldi bana. Fakat genel olarak bir kanıya varmak için yazarı daha çok okumak lazım.
Onat kuş gördüğünde onların uçmasını seyreden, uçak sesi duyunca başını kaldırıp hayranlıkla onları izleyen (ve bu sebeple yere kapaklanıp bileğini inciten) bir çocuktur. Neyse ki ailesi onu destekler ve bu merakın doğru bir şekilde kanalize edilmesi için uğraşır.
Onat’ın dedesinin yaptığı sürprizle gittiği müze hayallerine ulaşmak için bir yol çizmesi ve bu yolda gayret etmesi gerektiği noktasında Onat’ı biraz daha büyütür. Kitabın bence en canlı, heyecan uyandırıcı sahnelerinden biridir müze ziyareti. Çünkü Onat burada Vecihi Hürkuş’u daha yakından tanır. Dedesinin müze ziyareti esnasında hediye ettiği kitapla Vecihi Hürkuş’un hem eğlenceli hem de şevk veren anılarını okur*. Hezarfen’i öğrenir.
Bilim, ilim, keşifler, icatlar konusunda çok parlak bir geçmişimiz var. Fakat çocuklarımız kasıtlı olarak bu bilgilerden uzak kurgulanmış bir eğitime tabi tutuluyorlar sanki. Süpermen yerine Hezarfen’i kahramanı ilan etmeli değil mi çocuklarımız? Fakat bunun için önce onları tanımaları gerekir. Kitabı sırf bu nedenle bile sevdim ve büyüyünce pilot olmak isteyen minik bir delikanlı için köşeye ayırdım bile. Her ne kadar yazar bir röportajında asıl amacının Hezarfen’i, Vecihi Hürkuş’u anlatmak olmadığını söylese de bu amaca da faydası olmuş.
Hezarfen’in İzinde… Gökyüzünde Arslan Sayman’ın okuduğum ilk kitabı. Yazarın farklı yayınevlerinden çıkmış yirmiye yakın kitabı var. İlerleyen sayılarda burada tekrar konuk ederiz belki, kim bilir.
*Kitabın sonunda yer alan meraklısına notlar bölümünde üzülerek öğrendik ki Vecihi Hürkuş’a ait olduğu söylenen Gökyüzünde Bir Ömür kitabı aslında kurgu gereği bahsedilen bir eser imiş. Yazarın da dediği gibi böyle bir kitap ne güzel olurdu değil mi? Fakat içimizi ferahlatan yanı şu ki, yine bu kitapta geçiyor gibi okuduğumuz Vecihi Hürkuş’a ait düğün yeri hatırası gerçekmiş.
Not: Bu yazı ilk olarak Okur Dergisi tanıtım sayısında (Kasım-2016) yayımlanmıştır.
Hezarfen’in İzinde… Gökyüzünde
Yazan: Arslan Sayman
Resimleyen: Cansu Kaykaç
YKY
1.Baskı, İstanbul Ekim 2011