abone ol: Makale | Yorum

Maya ve Motte

0 yorum
Maya ve Motte

 

 

 

 

 

Günlerdir elimde olan, çantamda birkaç şehir gezen kitabı nihayet sakin bir günde bitirebildim. Siz de ne olur ne olmaz diye çantasında kitaplarla evden çıkan biri misiniz?

Neyse, gelelim Maya ve Motte’ye. İkiz kız kardeşlerin sahnede olduğu bir macera var elimizde.

Aslında kitaptaki her karakter epey renkli, orjinal.

Açıkçası Maya ve Motte’yi keyifle okudum. Bazı benzetmelerine bayıldım ve çocuklar için de oldukça önemli olduğunu düşündüm. Bazı benzetmeleri, ifadeleri (argo, küfür) “aman anneler, öğretmenler okumasın” iç sesi ile karşıladım. Durun size örnekler vereyim:

Sevdiğim benzetmeler: Sanki karnında kalabalık bir karınca ailesi toplantı yapıyormuş gibi… Yaz rüzgarı sıcaklığı ve yumuşaklığında bir düşünce geçti… Sesi ballı süt gibi yumuşacıktı.. Karaya vurmuş balık misali nefes almaya çalışırken… Üzerinden kamyon geçmiş balık gibi hissetmek… Yüzünde diş doktoruna gidecek gibi bir ifade vardı…

Sevmediklerim: Kokarca kılıklı peynir (öğretmenleri için)… Kalpsiz bataklık kurbağası (kendisi için söylüyor hem de!)… Vefasız çürük elma, gıcık bir ispiyoncu bozuntusu (sinirlendiği kardeşine)… Kokuşmuş tulum peyniri çuvalı… Küçük hergele (köpekleri Şalgam için).

Kızların tuttuğu orak günlük, kitap sayfaları arasında karşımıza çıkıyor.

Sevdiğim ve örnek verdiğim benzetmeler, tanımlar metinde cömertçe kullanılmış. Okuyucunun kurguda bahsedilen duyguyu iyice fark etmesi için bu tanımlamaların önemli olduğunu düşünüyorum. Hem böylece kendi duygularını tanımlarken de daha açık olabiliyor çocuklar. Bununla beraber artık argo seviyesindeki diğer ilginç benzetmeleri de göz ardı edemeyiz. Çocuklar okulda, televizyonda, oynadıkları oyunlarda belki çok daha fazlasını, kötüsünü duyuyorlar bu kelimelerin. Yine de her şeye rağmen kitapları biraz daha steril tutmakta fayda yok mu? En azından neredeyse on yaşında olan çocukların kahraman olduğu kitaplarda.

Kitapta beni düşündüren iki kısım daha var ki sizlerin de görüşlerini merak ediyorum. İlki yalanla ilgili tutum. En sonunda herkes bir nevi itiraf seansı ile gerçeği birbirlerine anlatsa da kurgu esnasında şöyle bir örgü var. “Çok acil durumlarda yalan söylemenin mahsuru yoktur, derdi babaları hep.” (s.74) Bu düşünce ile kızlardan biri yalan söylüyor. Yine insan kardeşi için yalan söyleyebilir imajı çiziliyor. Üstelik hakikaten kurgu içinde iyi niyetle de olsa babanın yalan söylediğini de görüyoruz. Ve bunu fark eden ikizlerden Maya, keşfettiği bu aralığı zorlamakta sakınca görmüyor.

“Bir şey unuttum da diye yalan söyledi Maya. Babası söyleyebiliyorsa o da söyleyebilirdi.”  (s.150)

Dediğim gibi en sonunda herkes doğruyu ifade etse de, yalan söylendiğine dair ne bir üzüntü ve de bir özür göze çarpmıyor. On üç yaşında, iyi bir okuyucu olma yolundaki delikanlıya bunu sordum. Bir kitapta böyle ifadelerle karşılaşsan ne hissederdin, sen de yalan söyler miydin diye? Kendisi için önemli olmadığını, fakat “çok saf çocuklar!” da olduğunu ve onların böyle bir metinle karşılaşınca yalan söyleyebileceklerini ifade etti. Doğru sözlü olmak gibi değerler aslında kitapta da karşımıza çıktığı gibi ailede, yaşanarak, görülerek öğreniliyor. Kitaplar başlı başına iyi ya da kötü bir öğretmen olur mu pek emin değilim. Fakat az ya da çok etkiler mi derseniz, evet etkiler bence.

Diğer bir kısım da Badem’in klozete atladığını düşündüğümüz kısım. Hayatta başka amacı kalmayan bir hamster için böyle bir çözüm düşünebilir gibi gösterilmesi, pek iyi gelmedi bana. Fakat merak etmeyin, Badem gayet iyi.

Birbirleri ile çoğunlukla iyi geçinen, biri spordan, diğeri müzikten hoşlanan, biri köpekleri deli gibi seven diğeri ödü kopan, biri sosyal, diğeri çekingen iki kız kardeşin, bir de koca tüy yumağı köpek Şalgam eklenince iyice renklenen birkaç gününe şahit oluyoruz.

Zeka ürünü benzetmeleri, iyi kurgusu ile Maya ve Motte yine de beğendiğim bir macera kitabı oldu benim için. Kesinlikle eğlenceli. Kesinlikle yapmacık, zoraki duran detayları, olayları yok. Sırf daha eğlenceli olsun diye abartılan unsurlar eklenmemiş kitaba. Günlük hayatımız da gayet eğlenceli, heyecanlı olabiliyor zaten, öyle değil mi?

 

Maya ve Motte: Seni Yaramaz Tüy Yumağı

Orijinal Adı: Maja und Motte: Ach, du dicker Hund

Yazan: Antje Szillat

Resimleyen: Nina Dulleck

Final Kültür Sanat Yayınları

Kasım, 2016

191 sayfa

 

Bir Cevap Yazın

%d blogcu bunu beğendi: