Sadako
İnsanlara Hiroşima’da iki yüz bin kişinin atom bombası yüzünden öldüğünü söylemek, küçük bir kızın öyküsünü anlatmak kadar etkili değil, demiş yazarımız Eleanor Coerr, Sadako için. Bu gerçekten de doğru. Ölümler, sayı arttıkça sadece istatistik olur, mu diyorlardı… Fakat bir hikaye, bizi yüreğimizden yakalar ve o acıları unutulmaz yapar.
Sadako, Hiroşima’ya atom bombası atıldığında henüz küçük bir çocuktur. O günün yıldönümünde yapılan anma törenlerini büyük bir hevesle bekler, törenlerde neşelidir. Atom bombasından etkinlendiği için yaralanan insanları görmek onu üzer. Büyük annesini de atom bombası nedeniyle kaybetmişlerdir zaten. Çocukluğu bu elim hadisenin hatıraları arasında sürüp gitmiştir.
Koşmayı çok seven, neşeli bir kız çocuğu Sadako. Okulun atletizm takımına girmek en büyük hayali. Hayali gerçekleşmek üzere iken, yedek koşucu olarak girdikleri yarışı kazanmışken bazı olumsuz sinyaller vermeye başlar vücudu. Her şeyi öyle iyiye yoran bir kızdır ki, bu baş ağrılarının, baş dönmelerinin geçip gideceğine inanır. Dua eder bunun için ve ailesinden saklar.
Atom Bombası Hastalığı
Fakat yine bir koşu sırasında yere düşüverir. Böylece hastane günleri başlar Sadako için. Biraz müşahede altında kalacağını düşündüğü hastane artık son durak olacaktır. Atom bombası hastalığı dediği lösemiye yakalanmıştır.
En yakın arkadaşı Şizuko, hastanedeki ilk sabahında ona altın rengi bir kağıt getirir ve turna yapmasını öğretir. Çünkü Japon kültüründe, 1000 turna katlarsanız tanrılar isteğini yerine getirir şeklinde bir inanç vardır. İnsanoğlu, ümit etmek isteyince, ne güzel bahaneler üretebiliyor değil mi… Buruk bir his bu.
Sadako’yu bu kadar tanınır kılan da belki bu turnalar. Kitap konusu anlatıyor gibi olsak da biliyorsunuz ki gerçek bir hadise Sadako ve turna kuşları.
Sadako, 644 turna katlayabiliyor sadece. Geri kalanları arkadaşları tamamlıyor ve 1000 turna kuşu ile toprağa defnediliyor küçük kız.
Arkadaşları, Sadako’nun mektuplarını kitap haline getirip adını Sadako’nun bebeğinden ilhamla Kokeşi koyuyorlar. Dilden dile yayılıyor hikayesi. Sonra Kanadalı bir gazetecinin yazdığı kitapla, dünya ile buluşuyor.
Kitapta Japon kültürü hakim olduğu içim “Tanrılar” gibi ifadeler, ölmüş akraba ruhlarının evi ziyaret ettiğine inanılan özel günlere dair anlatımlar vs bulunuyor. Dikkat eden anneler için hatırlatalım.
İnsanoğlu garip bir yaratık. Hem binlerce insanı öldürecek silahlar yapıyor, hem ölenler adına anıt dikiyor.
Sadako gibi kim bilir nice yürek burkan hadise yaşanıyor hala. Aylan bebek, sadece tanık olduklarımızdan bir tanesi. İnsanın boğazı düğümleniyor.
Şimdiden iyi okumalar.
Sadako ve Kağıttan Bin Turna Kuşu
Yazan: Eleanor Coerr
Resimleyen: Ronald Himler
Çeviren: Zuhal Yeke
Beyaz Balina Yayınları
2.Baskı İstanbul 2010, 92 sayfa